ÖN İNCELEME AŞAMASI
Yukarıda açıklanan aşamaların tamamlanmasından sonra mahkemece dava şartları ile ilk itirazların incelenmesi ve uyuşmazlık konularının tam olarak saptanması, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için HMK.nun 137-142. maddelerinde düzenlenen ön inceleme yapılacaktır. Ön inceleme tarafların çağrılmasıyla duruşmalı olarak yapılabileceği gibi dava şartları ve ilk itirazların incelenmesi bakımından dosya üzerinde de yapılabilecektir.
Unutulmaması gereken en önemli konulardan biri ön inceleme tamamlanmadan gerekli kararlar alınmadan tahkikat aşamasına geçilemeyeceğidir. Kural olarak ön inceleme tarafların ihmal edebileceği bir aşama değildir.
Mahkeme ön incelemede; öncelikle dava şartları ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda onları sulhe teşvik eder ve ön inceleme duruşmasının sonunda tarafların sulh görüşmelerinden bir sonuç alıp alamadıkları, sonuç alamadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu hususlarını tutağa geçirir ve tutanağın altı duruşmada hazır bulanan taraf ve varsa vekillerince imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür..
1- DAVA ŞARTI
HMK.nun 138. maddesi ilke olarak dava şartı incelenmesinin dosya üzerinden yapılmasını kabul etmiştir. Ancak, mahkemece bir karar verilebilmesi için tarafların dinlenmelerine ihtiyaç duyulursa bu işlem tahkikat aşamasında değil ön inceleme duruşmasında yapılacaktır. İşin esasına girilerek uyuşmazlığın çözümüne geçmek için öncelikle usule ilişkin hususların yargılamanın başında karara bağlanması gereklidir. Dava şartları ve ilk itirazlar bakımından yapılan inceleme tahkikat aşamasından önce bitirilmek zorundadır. (HMK 138. madde gerekçesi)
HMK.nun 114. maddesinde yazılı dava şartlarının boşanma davaları için de aynen geçerli olduğu muhakkaktır. Dava şartları hakim tarafından her aşamada kendiliğinden gözetileceği gibi taraflarca de her zaman ileri sürülebilir. Dava şartı eksikliği tespit edildiğinde davanın usulden reddine karar verilecektir. Ancak bu noksanlık giderilebilir bir eksiklik ise tamamlanması için hakim tarafından tayin edilecek kesin süre içinde tamamlanması gerekir. Aksi halde yine davanın usulden reddine karar verilmesi gerekecektir.
Dava şartı noksanlığının davanın esasına girilmesinden önce farkedilmeyip taraflarca da ileri sürülmemesine karşın hüküm sırasında giderilmesi halinde ise dava şartı eksikliği nedeniyle usulden red kararı verilemeyecektir.
Dava şartları hakim tarafından ön inceleme aşamasında ilk olarak incelenecektir. Dava şartlarının hangi sırayla inceleneceğine dair yasada açık bir düzenleme yapılmamıştır. Ancak HMK.nun 114. maddesinde yazılı sıraya göre inceleme yapılmasında isabet vardır.(Baki Kuru, Ramazan Arslan, Ejder Yılmaz, 6100 sayılı HMK’na Göre Yeniden Yazılmış Medeni Usul Hukuku 22. baskı s.341)
2- İLK İTİRAZLARIN İNCELENMESİ
HMK.nun 138. maddesi uyarınca ilk itirazlar da dava şartları gibi işin esasına girilmesinden önce asıl olarak dosya üzerinde yapılan inceleme, ihtiyaç duyulması halinde de ön inceleme duruşması sırasında tarafların dinlenilmesinden sonra ve fakat tahkikat aşamasına geçilmesinden hemen önce karara bağlanmak zorundadır. (HMK 138. maddesi gerekçesi)
HMK.nun 117. maddesine göre ilk itirazlar dava şartlarından sonra, ön sorunlar gibi incelenip karara bağlanacaktır. İlk itirazlar mahkemece kendiliğinden nazara alınacak hususlar olmadığından cevap süresi içinde ve cevap dilekçesinde davalı tarafından ileri sürülmedikçe dikkate alınamazlar.
3- TARAFLARIN VEYA VEKİLLERİNİN ÖN İNCELEME DURUŞMASINA DAVET EDİLMESİ
HMK.nun 139. maddesi uyarınca mahkeme, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden ve dava şartları ile ilk itirazların dosya üzerinde inceleme işlemlerin tamamlanmasından sonra veya bu hususlar hakkında karar verilebilmesi için tarafların dinlenmelerine ihtiyaç duyulması halinde taraflar bir davetiye ile günü belirlenen ön inceleme duruşmasına çağrılır.
Ön inceleme duruşmasına çağrı davetiyesine, tarafların adı, soyadı, duruşmanın yapılacağı gün ve saat ile duruşmanın yapılacağı yer gibi duruşma davetiyesine ve sonuçlarına ilişkin diğer hususlar yanında, sulh için gerekli yaparak gelmeleri, duruşmaya sadece taraflardan birinin gelmesi ve yargılamaya devam etmek istemesi halinde gelmeyen tarafın yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemeyeceği ve diğer tarafın , onun rızası olmadan da iddia ve savunmalarını genişletebileceği yahut değiştirebileceği uyarılarına yer verilir.
Ön inceleme oturumunun etkin bir şekilde yürütülmesi, tarafları bu oturuma gelmeye zorlayıcı tedbirlerin alınmasına, tarafların bu oturuma hazırlıklı gelmelerine, bu oturumun kötüye kullanılmasının önüne geçilmesine bağlıdır. Bu sebeple davette, oturuma sadece taraflardan birisi gelirse, gelmeyen tarafın, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemeyeceği ve kendisinin muvafakatı olmasa da diğer tarafın iddia ve savunmasını genişletip değiştirebileceği belirtilecektir. Tüm bunlar gözetilerek ön inceleme oturumuna davet, ayrı bir madde ile düzenlenmiştir. Bu davete rağmen gelmeyen taraf, davetiyede belirtilen sonuçlarla karşılaşacaktır. (HMK.139 gerekçesi)
Tarafların ön inceleme duruşmasına davetine dair bu yasal düzenleme ve gerekçesi hep birlikte değerlendirildiğinde, tıpkı gerekçede de belirtildiği gibi bu düzenleme özel bir düzenlemedir. Yine belirtildiği üzere, tahkikat ön inceleme duruşması sonunda düzenlenen tutanak içeriği esas alınarak yürütülecektir. Deyim yerindeyse ön inceleme duruşması sonunda düzenlenen ve taraflarca imzalanan tutanak yargılamanın yol haritası olacaktır.
3- UYUŞMAZLIK KONULARININ SAPTANMASI
Ön incelemede uyuşmazlık konuları tam olarak saptanacağına göre tahkikatın ön incelemede saptanan ve ispata elverişli şekilde somutlaştırılan vakıalarla sınırlı olarak yapılacağı muhakkaktır. Zira ön inceleme aşamasının tamamlanmasıyla HMK.nun 145. maddesinde yazılı istisna dışında yeni delil sunulması mümkün olmadığı gibi HMK.nun 141. maddesine göre iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi de dilekçeler aşamasında serbest olmasının aksine ön inceleme aşamasında ancak karşı tarafın açık rızası ile olanaklı olabilecektir. HMK.nun 187. maddesi hükmüde nazara alındığında bir davada yalnız davacının istem temelini oluşturan vakıalar ve davalının savunma temelini oluşturan vakıalardan sadece çekişmeli olanların ispat gerekliliği vardır. (Bilge Umar HMK şerhi s.400)
HMK ile 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 7.maddesine paralel şekilde hakime, ön inceleme sırasında tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği diğer davalarda olduğu boşanma davalarında da tarafları sulhe davet etme yükümlülüğü getirilmiştir. Kanaatimce burada sulhten anlaşılması gereken tarafların barışarak evliliği sürdürmeye devam etmeleri değil sorunların, karşılıklı kırıp dökmeden, yıpratmadan, sevgi, saygı ve hoşgörü içerisinde konuşulup sonuçlandırılması ve tabii ki bu şekilde yapılan görüşmeler neticesinde uyuşmazlık konularının çözümlenerek karara bağlanmasıdır.
Nitekim, TMK.nun 166/3. maddesinde düzenlenen “anlaşmalı boşanma” tarafların uyuşmazlık konularını saptayarak, bu konuları sulh ile çözümleyip boşanma ve tüm ferileri üzerinde anlaşarak boşanma kararı verilmesini temin etmeleri bakımından bize yol gösterici olabilecektir.
Boşanma davasının ön inceleme duruşmasında uyuşmazlık konuları TMK.nun 184. maddesi karşısında nasıl saptanacaktır? TMK.nun 184/3. maddesine göre tarafların boşanma konusundaki her türlü ikrarı hakimi bağlamayacaktır. O zaman hakim ön inceleme duruşmasında tahkikat sırasında tartışılacak uyuşmazlık konularını, tarafların dayandıkları vakıalara göre ne şekilde sınıflandıracak, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği hak ve yükümlülükleri neye göre belirleyecektir? Bu sorunun cevabı verebildiği ölçüde ön inceleme aşamasının başarılı bir şekilde tamamlanması mümkün olabilecektir.
Dürüstlük ilkelerine uygun davranma ve evlilik birliğinin tarafların ortak hayatı sürdürmelerine olanaksız kılacak biçimde temelinden sarsılması sonucunu doğuracak vakıaların kanıtlanmaya elverişli şekilde somutlaştırılması ilkeleri boşanma davalarında nasıl uygulanacaktır. Aslında HMK.nun 29. maddesi, TMK.nun 2. maddesinde yer bulan dürüstlük kuralının hukuk davalarında da uygulanacağına dair koşut bir düzenlemedir. Ne var ki bu hükmün nesnel yaptırımının bulunmaması nedeniyle etik bir kural olmasının dışında bir anlamı yoktur. Daha çok, HMK.nun 31. maddesinde düzenlenen hakimin aydınlatma ödevinin ön inceleme oturumunda etkin kulmlanılması, ön inceleme müessesesinin amacına hizmet edeceği kuşkusuzdur. (Ejder Yılmaz Ankara Barosu dergisi 2011/2 s.225)Hakimin, hem HMK.nun 27. maddesinde yazılı hukuki dinlenilme hakkının kullanılması hem de hakimin davayı aydınlatma görevi gereği gerekli gördüğü konularda taraflardan açıklama yapma istemesi sırasında uyuşmazlık konularının daha somut ve kanıtlanmaya elverişli şekilde, dürüst davranma ve gerçeğe uygun açıklama yapma yükümlülüğün de yerine getirilmesini sağlayarak saptanması mümkün olacaktır.
Ön inceleme aşamasının başarıyla, yani davaların bir an önce ve adil biçimde sonuçlanmasına hizmet edecek biçimde tamamlanması, hakimin davaya vukufiyetinin artırılmasından başka, tarafların da dilekçeler aşamasında iddia ve savunmalarını dayandırdıkları vakıaları kanıtlanmaya elverişli şekilde, dürüst davranma ve gerçeğe uygun beyanda bulunma yükümlülüklerini yerine getirmek suretiyle somutlaştırarak delilleriyle birlikte mahkemeye sunmalarıyla mümkün olacaktır.




