BOŞANMA DAVALARINDA GÖREVLİ MAHKEME
HMK.nun 1. maddesi uyarınca mahkemelerin göreveleri ancak kanunla düzenlenir ve göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle mahkemenin görevli olup olmadığı görülen davanın tüm aşamalarında tarafların talebi veya hakim tarafından kendiliğinden gözetilecektir. Başka bir deyişle mahkemenin görevine ilişkin konularda tarafların sözleşme yapmaları mümkün değildir.
4787 sayılı Kanunun 4/1. maddesine göre TMK.nun Üçüncü Kısım hariç olmak üzere ikinci kitabı içinde yer alan konulara ilişkin davalar aile mahkemelerinde görülecektir. Boşanma davalarının TMK.nun İkinci Kitabı, Birinci Kısım, ikinci Bölümünde yer alması nedeniyle bu davalara bakma görevi aile mahkemelerinindir.
4787 Sayılı Kanunun 2. maddesi, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak her ilde ve merkez nüfusu yüzbinin üzerindeki her ilçede, tek hakimli ve asliye mahkemesi derecesinde olmak üzere aile mamahkemesi kurulacağını amirdir. Gerektiğinde iş durumu gözetilerek bir yerdeki aile mahkemesinin birden çok dairesi kurulabilir. Aile mahkemesi kurulamayan yerlerde bu mahkemenin bakacağı dava ve işlere Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemesince bakılacaktır.
BOŞANMA DAVALARINDA YETKİLİ MAHKEME
Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunda aile mahkemelerinin görevine giren dava ve işlere ilişkin yetki düzenlemesi bulunmamaktadır.
Bir boşanma davasına hangi yer aile mahkemesinin bakacağı HMK ve TMK. hükümlerine göre belirlenecektir.
HMK.nun 5. maddesinde mahkemelerin yetkisinin diğer kanunlarda yer alan yetkiye ilişkin hükümler saklı kalmak üzere, bu Kanundaki hükümlere tabi olduğu yazılıdır. Genel yetkili mahkeme aynı Kanunun 6. maddesi uyarınca davalının, davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.
TMK.nun 168. maddesinde boşanma ve ayrılık davalarında yetki mahkemenin eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesi olduğu belirtilmiştir.
Yerleşim yeri ise TMK hükümlerine göre belirlenecektir. 1587 sayılı Nüfus Kanunun 4. maddesinde yer alan yerleşim yeri karinesinin 29.04.2006 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve Nüfus Kanununu yürürlükten kaldıran 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununda yer almaması nedeniyle gerçekten de yerleşim yerinin tamamen TMK hükümleri doğrultusunda belirlenmesinde zorunluluk vardır. Zira Nüfus Hizmetleri Kanunun 3/1-z-çç maddesinde yerleşim yeri aynı TMK.nun 19. maddesinde belirtildiği gibi ‘bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yer’ olarak tanımlanmıştır.
TMK.nun 19/2. maddesinde bir kimsenin aynı zamanda birden çok yerleşim yeri olamayacağı, aynı Kanunun 20. maddesinde bir yerleşim yerinin değiştirilmesi için yenisinin edinilmesi gerekliliği ve önceki yerleşim yeri belli olmayan veya yabancı ülkedeki yerleşim yerini bıraktığı halde Türkiye’de henüz bir yerleşim yeri edinmemiş olan kimsenin halen oturduğu yerin yerleşim yeri sayılacağı zikredilmiş, 21. maddede ise vesayet altına alınmış kişilerin yerleşim yerinin bağlı oldukları vesayet makamının bulunduğu yer olduğu, 22. madde de bir öğretim kurumuna devam etmek için bir yerde bulunma ya da eğitim, sağlık, bakım veya ceza kurumuna konulmanın yeni yerleşim yeri edinme sonucu doğurmayacağı açıklanmıştır. Dolayısıyla bir kimsenin yerleşim yeri TMK.nun 19 ve 22. maddeliri nazara alınarak tespit edilecektir.
Diğer yandan HMK.nun 8. maddesi ile 1086 sayılı HUMK.nun aksine memur, işçi, öğrenci, asker gibi bir yerde geçici olarak oturanlara karşı açılacak alacak ve taşınır mal davaları için orada bulunmaları uzunca bir süre devam edecekse, bulundukları yer mahkemesinin de yetkili olduğu düzenlenmiş ise de bu kuralın boşanma davalarında uygulanma olanağı yoktur.
HMK.nun 9. maddesi uyarınca ise malvarlığı haklarına ilişkin davalar dışında Türkiye’de yerleşim yeri bulunmayanlar hakkında açılacak davalarda genel yetkili mahkeme, davalının Türkiye’deki mutad meskeninin bulunduğu yer mahkemesidir.
HMK.nun 13. maddesinde kesin yetkinin sözkonusu olmadığı hallerde asıl davaya bakan mahkemenin karşı davaya bakmaya da yetkili olduğu nusu düzenlenmiştir.
Yerleşim yeri ve mahkemelerin yetkisine dair bu açıklamalardan sonra sonuç olarak; boşanma ve ayrılık davalarında, eşlerden birinin yerleşim yeri, davalı eşin yerleşim yeri, eşlerin davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer, eşlerden birine vasi tayin edilmiş ise bağlı bulunduğu vesayet makamının bulunduğu yer, eşlerden birinin Türkiye’de yerleşim yeri bulunmaması halinde mutad meskenin bulunduğu yer aile mahkemelerinden birisi yetkilidir. Karşı boşanma veya ayrılık davası bakımından ise asıl boşanma veya ayrılık davasının açıldığı yer mahkemesi yetkilidir. Uygulamada; ayrı yaşamaya başlayan eşlerden birinin işinin, ekonomik gücünün bulunmaması sebebiyle daha önce birlikte oturduğu ailesinin yanına dönmesi halinde, bu eşin gidecek başka bir yerinin bulunmaması nedeniyle ailesinin yerleşim yeri bu kişinin yerleşim yeri olarak kabul edilmektedir.






